Özet
Ermeniler XVII. yüzyılın ortalarından itibaren Rusya’nın ilgisini çekmeye başlamış ve bu ilgi Birinci Dünya Savaşı’na kadar giderek artmıştır. Söz konusu ilginin kaynağında Rusya’nın geleneksel güneye inme politikası yatmaktadır. Rusya, bir ucu Balkanlar olan bu politikanın diğer ucunun Ermeniler vasıtasıyla Anadolu toprakları olmasını hedeflemiştir. Bununla birlikte, Ermeniler de Rusya’nın bu projesinin bir parçası olmanın avantajını kullanarak bağımsızlıklarını kazanma umuduna kapılmışlardır. Diğer bir deyişle, Rus-Ermeni ilişkileri, özellikle Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde, Osmanlı toprakları üzerinde farklı emelleri olan iki milletin menfaat işbirliği şeklinde gelişmiştir. Bağımsızlıklarını elde etmek için yabancı bir gücün desteğine şiddetle ihtiyaç duyan Ermeniler, Rusya’yı aradıkları güç olarak görmüşlerdir. Osmanlı-Rus mücadelesinde Ermenilerin, ihtiyatı elden bırakmamakla birlikte, çoğunlukla Rusya lehine tavır aldıkları açıkça görülmektedir. Hatta, Osmanlı orduları ile savaşan Rus ordusu içinde Ermeni birlikleri gönüllü olarak yer almışlar ve tebaası oldukları devlete karşı savaşmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Rus ordusuna rehberlik eden ve Ruslarla omuz omuza savaşan Ermeniler, Osmanlı karşıtı Rus-Ermeni ittifakının en açık örneğidir. Yine, yüz binlerce Ermeni, Osmanlı topraklarından Rusya’ya göç etmek suretiyle, Rusya’ya insan gücü sağlamıştır. Anlaşılacağı gibi, Ermeniler bağımsızlıklarını kazanabilmek amacıyla yayılmacı Rus politikalarının bir aracı olmayı gönüllü olarak kabul etmişler ve bu uğurda mücadele vermişlerdir. Ermeniler, Ruslarla yaptıkları işbirliği neticesinde, Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları vasıtasıyla uluslar arası gündeme gelmeyi ve Büyük Güçlerin dikkatini çekebilmeyi başarabilmişlerdir. Fakat, başta Rusya olmak üzere Büyük Güçler, Ermenileri daima kendi büyük politikalarının piyonları olarak görmüşlerdir.
Anahtar Kelimeler: Ermeni komiteleri; gönüllü alaylar; Rusya; Ermeniler; Berlin Antlaşması
Bu makale 2272 kez okundu